gel

zihnimdeorkestra
2 min readMar 28, 2023

Uzun zamandır arzulamadım yazma eylemini. Bunun temelinde yatanı düşündüğümde ise aklıma gelen tek şey bu eylemin bendeki çağrıştırıcılarıydı. Yazmaya, içimdeki hisleri kendi çapımda harmanlamalarla cümlelerime bulaştırmaya bayılıyordum. Ama olay, onun beni çeken en modern deyimle bildirimlerine gelince onlar her yerde değildi, tüm hislerimle bağlanmamışlardı.

Onlar kaos seviyordu, üzüntü içinde kıvranmamı bekliyorlardı, taşacağım öfkenin son damlasını arzuluyorlardı. Bir de ara ara her şeye yüksek bir heyecan ve yoğun bir sevgi duyan o yüzüm. Onu arıyorlardı. Bense ufacık bir noktayla körüklensin istiyordum içimdeki bu alev. Tutunabileceği en ince kısımdan başlasın istiyordum koparırcasına çekmeye. Ne diye böylesine girmek istemediğim hallerin hayalini kuruyordu? Ne diye sadece başka hiçbir çarem kalmayınca koşmamı istiyordu ona?

Suçlu aramıyorum. Çünkü zaten bu anlamsız döngüyü geçmişimle kendimin var ettiğimin tabii ki farkındaydım. Yazmak hiçbir zaman keyfi bir eylem değildi koştuğum, olamazdı. Yazmak yapabileceğim tek seçimdi her zaman. Tek seçiminse zaten zorunluluk denenden pek bir farkı olmadığını açıklama gereği duymuyorum. Şimdi ise usulca bildiğini bekliyor bedenim. O aşina olduğu kötülüklerle, yoğun duygularla sarılsın istiyor etrafı sarılsın ki duramasın. Cümlelere silmeden duramasın içini. Kızmıyordum.

Yalan söyledim. Kızıyorum. Sevdiğim bir dostuma neden sadece öfkeyi getireyim ki? Bir kerede anlamsız ufak tefek neşelerle çalsam kapısını ne olur? Sokaktaki köpeği anlatsam mesela ama böyle dolu dolu geçse yine hislerim. Ne olur yani, beklemese üzüntümü, akmayacak gözyaşlarımı, kusulmayacak düşüncelerimi? Sadece gel desen öylesine anlarda bile, sadece gel.

Anladık diye bağırasım geliyor yüzüne yüzüne, en kötü gün dostu sensin anladık!

BÖLÜM SONU CANAVARI : PİÇ — canozan

--

--

zihnimdeorkestra

Kafamın en dağınık köşesinde dans ediyorum düşüncelerimin kanıyla