daş-arka-lık

zihnimdeorkestra
2 min readMar 3, 2023

Nedendir bilmem ağırlığını hissetmeye başladım bazı arkadaşlıkların omzumda. Olası olan mıydı böylesi? Eğer ki öyle ise kesinlikle ayıptı bu kadar net bir şekilde anormal gelmesi. Ağırlığı olur muydu ki arkadaşlığın? Hiç olmamıştı bu zamana kadar. İnsan ağırlığı olanı bile isteye sokar ve onunla düzenli olarak muhatap eder miydi kendini? İşkencenin tanımını yapsaydım da bu cümleleri kurabilecektim ya çekinmeden! Öyleyse nasıl bir şeydi bu?

Yük oluyordu bana dertleri. Ama ben böyle bir insan değilim ki. Ben severim dostumun derdini dinlemeyi, onunla üzülmeyi aklımı onun derdiyle meşgul etmeyi severdim. Hatta ruhumun o kendine bile itiraf etmediği ufak karanlık köşelerine sevinirdim derdine layık olduğuma. Asla vakit kaybı başlığının altına yazamazdım ki ben derdini dostumun. Ne olmuştu bana?!

Şimdi ise dayanamıyorum. Çevremdeki arkadaşlarımın dertlerine dayanamıyorum. Belki ayıp bu yaptığım ama öyle basit meseleleri bayağılaştırmalarına katlanamıyorum. Benim gördüğüm noktaları üzerine konuşurken anladıklarını hissetsem de iki saniye sonra hiçbir şeyi değiştirmeden devam etmelerine dayanamıyorum. Her gün saçma sapan başka bir neden bulup onu kaf dağına çıkarmalarına, tonlarca söylendiği için hiçbir anlamı kalmayan esprilere ilk sefermiş gibi gülmelerine DA YA NA MI YO RUM!

Bu yüzden görmemeye çalışıyorum onları, hayatlarını. Çünkü en kötüsü de ne biliyor musun arkadaşlarının cümlelerinin sendeki karşılığının rahatsız edici hislerle doğrudan bağlantılı olmasının sürüklediği daha rahatsız edici düşünce ve hisler. Beynin arka planda ne kadar şerefsiz, bencil, iki yüzlü ve benzeri tonlarcası olman içerikli cümleleri sıralarken kulaklarını kapayamaman.

Ve lanet olsun ki sevgi denen illet yine beslenecek bir yer buluyor kendine ve kopamıyorsun. Nasıl doyurabiliyor o karnını inan ben de bilmiyorum ama doyuyor işte. Bitki miyim anasını satayım diyorum bazen. Bitki misin geri zekâlı? Sanki metrelerce derinlere saldığın köklerin var ve kıpırdayamıyorsun yerinden. İki adım atsan yeterli halbuki diyorum, sonra ise değil adım atmak ayağa bile kalkamıyorum. Çünkü köklerim yok belki ama bağlarım var. Lanet olası sevgimin o kendini gayet güzel şekilde beslediği bağlarım var. Bu savaşı da öyle bir noktada bırakıyorum işte. Her sabah, her hafta, her ay. Öyle bir noktada. Beynim çığlıklar atmayı bırakıp seviye iki “hayal gücünü kullan ve değiştir” e geçmişken ben bu savaşı BU noktada bırakıyorum.

--

--

zihnimdeorkestra

Kafamın en dağınık köşesinde dans ediyorum düşüncelerimin kanıyla